ELMALILI MUHAMMED HAMDI YAZIR’S APPROACHES TO PHILOSOPHY AND DEFENSE OF PHILOSOPHY IN HIS CONCEPTION
Author(s)
BİRCAN, Hasan HüseyinKeywords
Elmalili, Philosophy, Religion, Wisdom, Ethics, The divine wisdomElmalılı, Felsefe, Din, İlim, Ahlak, Hikmet
Full record
Show full item recordOnline Access
http://dergipark.org.tr/sbder/issue/31893/350611Abstract
The attitude of muslim society and the directors has generally been negative towards philosophy after a certain period of time in history. In certain periods, even the word philosophy wasn’t used not only in books but also in Madrasah. This was especially true for the period at the end of the Ottoman Empire. In reality, an expert in this area can easily notice that there isn’t sufficient research about the thought system in the last days of the Ottoman Empire and the period which includes the transition from the Ottoman Empire and to theTurkish Republic. This period is more complicated than the others. This period needs to be studied from all angles; the scientific analysis needs to be done.The studies can start with working on some symbol figures. Elmalili Muhammed Hamdi Yazir is significant as one of the figures mentioned above because he is a witness of the transition period from Ottoman Empire to Turkish Republic. Also, he is a theologian and thinker who is not only an expert in theology but also interested in social sciences and concerned seriously with philosophy. Thus, to begin, it is important to describe and analyze his works. It is doubtfull that there has been serious studies about Elmalili in our country, including symposiums and dissertations. We will only focus on his philosophy and his defense of philosophical arguments. Here, our aim is to attract attention to how indifferent “religious society”in our county is to philosophy.Özellikle belli bir tarihsel süreçten sonra Müslüman toplumun ve yönetimlerin felsefeye karşı tutumu genellikle olumsuz olmuş, hatta belli dönemlerde felsefenin adı dahi ne medreselerde ne de kitaplarda ciddi anlamda yer alabilmiştir. Bu, özellikle Osmanlının son dönemleri için de geçerlidir. Gerçi son dönem Osmanlı düşüncesinin hala araştırılmaya muhtaç olduğu konusu erbabının malumudur. Hele söz konusu olan Osmanlının en son dönemlerini ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş aşamasını kapsayan süreç ise, durum daha da çetrefillidir. Dönemin bütün yönleriyle araştırılması gerekmekte ve ortaya çıkan düşünsel hâsılanın sosyal bilimlerin yöntemleri devreye sokularak tekrar tekrar okunması ve bilimsel analizlerinin yapılması gerekmektedir. Bu araştırmaların bazı “sembol” şahsiyetlerden başlaması, bir yaklaşım biçimidir. Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır bu bakımdan özellikle önemlidir. Zira hem geçiş döneminin tam ortasında bulunup “vakıanın” bir şahididir, hem döneminde geçerli dini ilimlerden icazetlidir ve hem de sosyal ilimlerle ilgili olduğu gibi felsefeyle ciddi anlamda alakadar olmuş bir “âlim-mütefekkir” kişiliktir. Dolayısıyla onun yazdıklarının tasvir ve analiz edilerek ortaya konması bir başlangıç için önemli olabilir. Şüphesiz Elmalılı hakkında ülkemizde tezler ve sempozyumlar dâhil ciddi çalışmalar yapılmıştır. Biz ise bu çalışmada onun sadece felsefeye yaklaşımını ve felsefe savunusu üzerinde durmaya çalışacağız. Bundan da amacımız ülkemiz “dini çevrelerin” felsefeye karşı kayıtsızlığının nasıl bir eksiklik olduğuna dikkat çekmektir.
Date
2015-01-01Type
info:eu-repo/semantics/articleIdentifier
oai:dergipark.org.tr:article/350611http://dergipark.org.tr/sbder/issue/31893/350611