Global Ecumenical Mission Studies
Browse by
This Globethics collection gathers interdisciplinary studies and research work from all continents, mainly on the history and theology of Christian missions, the mission of the Church, historical and contemporary theological, anthropological, (cross-) cultural, socio-political aspects, (inter-) religious and interdenominational perspectives and developments (trends) of missionary praxis and theory in local, regional and global contexts of Church history, the modern ecumenical movement and world Christianity.
Recent Submissions
-
MARAŞ’TA MİSYONERLİK FAALİYETLERİ XIX. Yüzyılın İkinci Yarısıve XX.Yüzyılın BaşlarındaOsmanlı İmparatorluğu coğrafyasının misyonerlik faaliyetleri bakımından önemi; üç büyük dinin kutsal mekanlarının bulunduğu Anadolu ve Ortadoğu’nun, bu devletin egemenlik sahasıdahilinde yer almasından kaynaklanmaktadır. Nitekim bu bölge Hristiyanlık literatüründe “İncil Ülkesi” manasına gelen “Bible land” olarak isimlendirilmektedir. Maraşda Osmanlıülkesinde çok stratejik bir konuma sahip olup, Ortadoğu’ya açılan güzergâh üzerinde tarihi bir şehirdi. Bu şehirde XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, ekseriyetini Ermenilerin oluşturduğu bir çok azınlık yaşamaktaydı. Bu etnik çeşitlilik misyonerlerin özellikle ilgi ve alakasınıcelbetmiştir. Bilindiği üzere Hristiyan dünyası, çoğu zaman birbirleriyle menfaat çatışmasına girmelerine rağmen, OsmanlıDevleti’nin ortadan kaldırılmasıhususunda ittifak ediyorlardı. Bu emellerine ulaşabilmek için, hayata geçirmeyi düşündükleri vasıtalardan biri de misyonerlik ve misyoner faaliyetleri idi. Bu düşünceden hareketle, özellikle XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren muhtelif Avrupa devletlerinden gelen misyonerler, Osmanlıtopraklarının hemen her tarafında, özellikle de azınlıkların yoğun olduklarıbölgelerde teşkilâtlanmışlardır. Açtıklarıokullar, kurduklarıhastaneler ve yetimhaneler ile faaliyetlerini yürütmeye başlamışlardır. Bu çerçevede misyoner faaliyetleri içerisinde Maraş’ın ehemmiyeti, diğer bazıAnadolu şehirlerinde olduğu ve yukarıda zikredildiği gibi misyonerlik için, demografik açıdan uygun bir dokuya sahip olmasından kaynaklanıyordu. Bu nedenle de Maraş’a bir misyoner istasyonu tesis etmekte geç kalınılmamıştı 1855 . Misyonerlerin hedefleri açısından bu adım o kadar önemliydi ki kendi deyimleriyle artık Maraş“işgal edilmiş” kabul edilebilirdi...
-
The first report of the Young Men's Missionary Society of South Carolina: read and accepted May 28, 1822Historical pamphlet collection
-
Православное миссионерство в инстаграме как развитие адресатоцентрического подхода в медийном пространствеВ роботі розглядається використання можливостей інстаграм православними місіонерами завдяки використанню адресатоцентріческого підходу, що дозволяє готувати публіцистичний контент під потреби і очікування певної аудиторії. Пропонується типологія інстаграм-блоків; затверджується обумовленість публікацій не тільки інтенціями авторів, а й бажаннями адресатів на доступне отримання актуальної для них інформації, вивчаються цілі виходу в публічне інтернет-простір.
-
A sketch of Adoniram Judson, D.D., the Burman apostle166 p. ; 19 cm
-
Six years with William Taylor in South America332 p., [1] leaf of plates : 20 cm
-
A sketch of the life of Edward Abiel Stevens D.D.27 p. ; 21 cm
-
Missionary explorers among the American Indiansviii, 306 pages : 21 cm
-
From abolition of the slave trade to protection of immigrants:Danish colonialism, German missionaries, and the development of ideas of humanitarian governance from the early eighteenth to the nineteenth centuryThe focus of the essay is the emergence in the eighteenth century of discourses of abolition in the context of bonded labour and the trade in slaves from India. It relates this to the development in forms of unfree labour from slavery to indenture, and to the travels of abolitionism from the Indian Ocean world into that of the Atlantic. The study examines multinational dimensions of this early history of abolition and discusses more particularly how missionary enterprises based in Danish colonies in India contributed to the development of ideas of education, enlightenment, and natural rights that fed into emerging discourses of abolitionism. Further, the essay links eighteenth-century debates around abolition to discourses of protection and humanitarianism that became prominent in the last half of the nineteenth century in the context of imperialist competition and campaigns against the illegal slave trade.
-
Dini İnançlar Zaviyesinden Kırgızların Dünü-Bugünü ve Kırgız Gençlerinin İnançlara Karşı Olan TutumlarıEn eski Türk boylarından biri de bağımsız bir devlet kurma imkânına ulaşmış, Kırgız Toplumu’dur. Genelde, Orta Asya Türk boylarının ve özelde ise Kırgız Toplumu’nun inançlarına dair süreçleri, İslamlaşma öncesi, İslamlaşma sonrası, Ruslar Dönemi ve 1991 bağımsızlık sonrası olmak üzere 4 ana devrede değerlendirilebilir. Kırgızlar, İslam öncesi Şamanizm’le irtibatlı, eski Türk dininin özünü oluşturan Atalar Kültü, Gök Tanrı Kültü ve Yer-Su Kültler ’ine inanıyorlardı. 8-13. asırlar arasında Türk boylarının çoğunluğu, Müslümanlaşma süreçlerini büyük oranda tamamlarken, Kırgızlarda bu durum, göçebe hayat tarzından ve başka sebeplerden dolayı 16-17. asra sarkmıştır. Kırgız’lar, kısmen Çarlık döneminin ve büyük oranda da Sovyet idaresinin zulümlerine maruz kaldılar ve inanç hürriyetinden mahrum bırakıldılar. Bu zulümler arasında; Ateizm propagandasıyla Müslümanlara karşı, dinsizleştirme siyasetinin güdülmesi, camilerin Ateizmi yayan müzelere çevrilmesi, camilerin sürekli azaltılması, okullara ateizm derslerinin konulması, din adamlarının mallarının müsadere edilip, aileleriyle sürgüne gönderilmesi sayılabilir. Kırgızlar, 1991 bağımsızlık sonrasında, diğer alanlarda olduğu gibi, inanç hürriyeti sahasında da birçok kazanımlar elde etmiştir. Şu an, Kırgız Toplumu’nun geneli, laikliğe mütenasip olarak, devletin kanunları muvacehesinde, geleneksel Maturidi-Hanefi anlayışıyla yollarına devam etmektedir. Ancak, Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin genelinde olduğu gibi, misyonerlik faaliyetleri ve Selefi akımların yönlendirmesiyle, gençlerin de içinde olduğu Kırgız Toplumu’nun, geleneksel din anlayışları darbe yemekte, bu da dini sahada birçok problemi doğurmaktadır. Kırgız gençleri de bu misyonerlik çalışmaları ve radikal dini akımların yıkıcı tesirinden etkilenirken, seküler yaşam ’da gençlerin moral değerler açısından istenilen şekilde yetişmesinde büyük bir handikap oluşturmaktadır. Çalışmada, Kırgız gençlerinin, dinle alakalı konulara son derece ilgi gösterdikleri ve doğru dini, doğru şekilde tahsil için gayret ettikleri ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, Kırgız devleti de gençlerinin dini ihtiyaçlarını, dini kıstaslara ve bilimselliğe uygun olarak öğretmek durumundadır.